|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
sabah |
dawn i.
|
|
Roger works from dawn to dusk.
Roger sabahtan akşama kadar çalışıyor.
More Sentences
|
2 |
Genel |
sabah bulantısı |
morning sickness i.
|
|
These black market babies got me through my morning sickness.
Bu karaborsa bebekler sabah bulantılarımın üstesinden gelmemi sağladı.
More Sentences
|
3 |
Genel |
ertesi sabah |
next morning i.
|
|
They lead to nothing more than a headache the next morning.
Ertesi sabah baş ağrısından başka bir şeye yol açmazlar.
More Sentences
|
4 |
Genel |
sabah ereksiyonu |
morning erection i.
|
|
Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
Sabah ereksiyon olamayan birine borç vermeyin.
More Sentences
|
5 |
Genel |
sabah namazı |
dawn prayer i.
|
|
Sami set his alarm to wake up for the dawn prayer.
Sami sabah namazına kalkmak için alarm kurdu.
More Sentences
|
6 |
Genel |
sabah jimnastiği |
morning gymnastics i.
|
|
I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics.
Bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım, yıkandım, tıraş oldum ve sabah jimnastiğimi yaptım.
More Sentences
|
7 |
Genel |
sabah trafiği |
morning traffic i.
|
|
Tom advised us to leave early and avoid the morning traffic.
Tom erken ayrılmamızı ve sabah trafiğinden kaçınmamızı bize tavsiye etti.
More Sentences
|
8 |
Genel |
sabah koşusu |
morning jogging i.
|
|
Tom went for a morning jog.
Tom bir sabah koşusu için gitti.
More Sentences
|
9 |
Genel |
(kısaca) sabah |
morn i.
|
|
She enjoyed taking long walks in the early morn.
Sabahın erken saatlerinde uzun yürüyüşler yapmaktan hoşlanırdı.
More Sentences
|
10 |
Genel |
sabah |
in the morning zf.
|
|
My tongue is a bit slow this early in the morning.
Sabahın bu erken saatinde dilim pek dönmüyor.
More Sentences
|
11 |
Genel |
bu sabah |
this morning zf.
|
|
My group responded favourably to the proposal before us this morning.
Grubum bu sabah önümüze getirilen teklife olumlu yanıt verdi.
More Sentences
|
12 |
Genel |
her sabah |
every morning zf.
|
|
In any case, that is what we say every morning.
Her halükarda, bizim de her sabah söylediğimiz şey bu.
More Sentences
|
13 |
Genel |
tüm sabah |
all morning zf.
|
|
I've spent all morning in line.
Tüm sabahı kuyrukta geçirdim.
More Sentences
|
14 |
Genel |
bütün sabah |
all morning zf.
|
|
I spent all morning shoveling snow.
Bütün sabahı kar küreyerek geçirdim.
More Sentences
|
Colloquial |
|
15 |
Konuşma Dili |
sabah ola hayrola |
sleep on it expr.
|
|
I'll sleep on it.
Sabah ola hayır ola.
More Sentences
|
Idioms |
|
16 |
Deyim |
sabah insanı |
a morning person i.
|
|
Tom is a morning person.
Tom bir sabah insanıdır.
More Sentences
|
17 |
Deyim |
sabah erkenden |
bright and early expr.
|
|
I'll be here bright and early tomorrow.
Yarın sabah erkenden burada olacağım.
More Sentences
|
|
Gastronomy |
|
18 |
Mutfak |
sabah kahvaltısı |
breakfast i.
|
|
Are you through with your breakfast?
Sabah kahvaltını bitirdin mi?
More Sentences
|
Religious |
|
19 |
Dini |
sabah ayini |
morning service i.
|
|
The morning service began with a hymn.
Sabah ayini bir ilahiyle başladı.
More Sentences
|
Common Usage |
|
20 |
Yaygın Kullanım |
sabah insanı |
morning person i.
|
|
21 |
Yaygın Kullanım |
sabah |
morning s.
|
|
General |
|
22 |
Genel |
kilise sabah ibadeti |
matins i.
|
|
23 |
Genel |
sabah vakti |
morning i.
|
|
24 |
Genel |
sabah ibadeti |
matins i.
|
|
25 |
Genel |
sabah duası saati |
tierce i.
|
|
26 |
Genel |
sabah |
morn i.
|
|
27 |
Genel |
sabah yıldızı |
morning star i.
|
|
28 |
Genel |
sabah |
antemeridiem i.
|
|
29 |
Genel |
dün sabah |
yestermorn i.
|
|
30 |
Genel |
sabah yıldızı |
the morning star i.
|
|
31 |
Genel |
sabah duası |
morning prayer i.
|
|
32 |
Genel |
sabah sertliği |
morning stiffness i.
|
|
33 |
Genel |
sabah yıldızı |
lucifer i.
|
|
34 |
Genel |
sabah |
sunrise i.
|
|
35 |
Genel |
sabah |
cockcrow i.
|
|
36 |
Genel |
sabah |
morrow i.
|
|
37 |
Genel |
hamilelikte sabah bulantısı |
morning sickness i.
|
|
|
38 |
Genel |
yarın sabah |
tomorrow morning i.
|
|
39 |
Genel |
sabah |
forenoon i.
|
|
40 |
Genel |
sabah |
morning i.
|
|
41 |
Genel |
sabah ezanı |
morning azan i.
|
|
42 |
Genel |
sabah keyfi |
morning joy i.
|
|
43 |
Genel |
sabah keyfi |
morning fun i.
|
|
44 |
Genel |
sabah serinliği |
morning chill i.
|
|
45 |
Genel |
sabah oturumu |
morning session i.
|
|
46 |
Genel |
sabah yıldızı |
phosphorus i.
|
|
47 |
Genel |
sabah odası |
morning-room i.
|
|
48 |
Genel |
sabah yıldızı |
daystar i.
|
|
49 |
Genel |
sabah çayı |
morning tea i.
|
|
50 |
Genel |
sabah 9'da başlayıp akşam 5'te biten mesai |
nine-to-five i.
|
|
51 |
Genel |
sabah alaca karanlık başlangıcı |
beginning of morning nautical twilight i.
|
|
52 |
Genel |
sabah alaca karanlığı |
morning twilight i.
|
|
53 |
Genel |
sabah zilleri |
morning bells i.
|
|
54 |
Genel |
ölümden sonraki sabah |
the morning after death i.
|
|
55 |
Genel |
sabah televizyonu |
morning television i.
|
|
56 |
Genel |
sabah programı |
morning program i.
|
|
57 |
Genel |
sabah yemeği |
morning meal i.
|
|
58 |
Genel |
sabah öğünü |
morning meal i.
|
|
59 |
Genel |
sabah sporu |
morning sports i.
|
|
60 |
Genel |
sabah namazı |
fajr prayer i.
|
|
61 |
Genel |
sabah koşusu |
morning running i.
|
|
62 |
Genel |
sabah koşusu |
morning run i.
|
|
63 |
Genel |
sabah kahvem |
my morning coffee i.
|
|
64 |
Genel |
sabah neşesi |
morning joy i.
|
|
65 |
Genel |
sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran yaşama sevinci |
ikigai (a reason for being) i.
|
|
66 |
Genel |
sabah dokuzdan akşam beşe kadar süren iş |
nine-to-five job i.
|
|
67 |
Genel |
elektriğin olmadığı dönemde sokaktaki gaz lambalarını akşam yakıp sabah söndüren kişi |
leerie [scottish] i.
|
|
68 |
Genel |
elektriğin olmadığı dönemde sokaktaki gaz lambalarını akşam yakıp sabah söndüren kişi |
lamplighter i.
|
|
69 |
Genel |
geçen sabah |
the other morning i.
|
|
70 |
Genel |
sabah ile öğlen arası çay veya kahve ile yapılan hafif kahvaltı |
elevenses i.
|
|
71 |
Genel |
sabah geç saatte yenen atıştırmalık |
elevenses i.
|
|
72 |
Genel |
sabah eyaletinden olan bir malezyalı |
sabahan i.
|
|
73 |
Genel |
kuşların sabah şakıması |
matin i.
|
|
74 |
Genel |
sabah ezgisi |
matin i.
|
|
75 |
Genel |
sabah |
matin [obsolete] i.
|
|
76 |
Genel |
kuşların sabah şakıması |
matins i.
|
|
77 |
Genel |
sabah ezgisi |
matins i.
|
|
|
78 |
Genel |
sabah |
morne [obsolete] i.
|
|
79 |
Genel |
sabah |
morning time i.
|
|
80 |
Genel |
sabah |
morwe [obsolete] i.
|
|
81 |
Genel |
sabah |
morwening [obsolete] i.
|
|
82 |
Genel |
sabah erken saatte avcıları çağırmak için çalınan ezgi |
hunt's-up i.
|
|
83 |
Genel |
(17. ve 18. yüzyıl fransası'nda) modayı takip eden kadınların yatak odalarında verdikleri sabah resepsiyonu |
ruelle i.
|
|
84 |
Genel |
sabah devriyesi |
morning patrol i.
|
|
85 |
Genel |
gün doğmak (güneş/sabah) |
rise f.
|
|
86 |
Genel |
akşamdan kalıp da sabah bir duble daha içmek |
hair of the dog f.
|
|
87 |
Genel |
sabah keyfi yapmak |
have a fun morning f.
|
|
88 |
Genel |
sabah olmak |
morning comes f.
|
|
89 |
Genel |
sabah namazı kılmak |
perform morning prayer f.
|
|
90 |
Genel |
sabah dokuz akşam beş bir iş istemek |
want a nine-to-five job f.
|
|
91 |
Genel |
sabah kalkmak |
wake up in the morning f.
|
|
92 |
Genel |
sabah |
matutinal s.
|
|
93 |
Genel |
sabah |
ante meridiem s.
|
|
94 |
Genel |
sabah (ile ilgili) |
matutinal s.
|
|
95 |
Genel |
sabah olan |
antemeridian s.
|
|
96 |
Genel |
sabah ibadetine ait |
matin s.
|
|
97 |
Genel |
sabah ibadeti ile ilişkili |
matin s.
|
|
98 |
Genel |
sabah ibadetine ait |
mattin s.
|
|
99 |
Genel |
sabah ibadeti ile ilişkili |
mattin s.
|
|
100 |
Genel |
sabah veya seher ile ilişkili |
matinal s.
|
|
101 |
Genel |
sabah |
matutinary s.
|
|
102 |
Genel |
sabah (ile ilgili) |
matutinary s.
|
|
103 |
Genel |
sabah |
morn s.
|
|
104 |
Genel |
sabah erkenden |
early in the morning zf.
|
|
105 |
Genel |
akşam sabah |
all the time zf.
|
|
106 |
Genel |
akşam sabah |
day and night zf.
|
|
107 |
Genel |
sabah akşam |
all the time zf.
|
|
108 |
Genel |
sabah boyunca |
all morning zf.
|
|
109 |
Genel |
sabah |
a/m zf.
|
|
110 |
Genel |
sabah karanlığında |
at cock-crow zf.
|
|
111 |
Genel |
sabah 1 akşam 1 olmak üzere günde 2 kere |
twice daily once in the morning and once in the evening zf.
|
|
112 |
Genel |
sabah bir akşam bir olmak üzere günde iki kere |
twice daily once in the morning and once in the evening zf.
|
|
113 |
Genel |
yarın sabah |
tomorrow morning zf.
|
|
114 |
Genel |
sabah |
amornings zf.
|
|
115 |
Genel |
her sabah |
a-mornings zf.
|
|
116 |
Genel |
ertesi sabah |
amorwe [obsolete] zf.
|
|
Phrases |
|
117 |
İfadeler |
bugün sabah itibari ile |
as of today morning expr.
|
|
118 |
İfadeler |
bugün sabah itibariyle |
as of today morning expr.
|
|
119 |
İfadeler |
bu sabah itibariyle |
as of this morning expr.
|
|
120 |
İfadeler |
bugün sabah itibariyle |
as of this morning expr.
|
|
121 |
İfadeler |
sabah akşam |
in season and out of season expr.
|
|
122 |
İfadeler |
sabah olunca |
in the morning expr.
|
|
123 |
İfadeler |
sabah saatlerinde/akşam üzeri saatlerde/akşam saatlerinde |
of a morning/afternoon/evening expr.
|
|
124 |
İfadeler |
sabah bir ara/öğleden sonra bir ara/akşam bir ara |
of a morning/afternoon/evening expr.
|
|
Proverb |
|
125 |
Atasözü |
horozu çok olan köyde sabah geç olur |
too many cooks spoil the broth
|
|
126 |
Atasözü |
horozu çok olan köyde sabah geç olur |
too many cooks spoil the stew
|
|
127 |
Atasözü |
sabah görülen rüya gerçekleşir |
morning dreams come true
|
|
128 |
Atasözü |
horozu çok olan köyde sabah geç olur |
too many cooks spoil the soup
|
|
129 |
Atasözü |
sabah gülen akşam olmadan ağlar |
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night
|
|
130 |
Atasözü |
sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın |
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night
|
|
131 |
Atasözü |
sabah gülen akşam olmadan ağlar |
sing before breakfast, you'll cry before night
|
|
132 |
Atasözü |
sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın |
sing before breakfast, you'll cry before night
|
|
133 |
Atasözü |
sabah gülen (gülüp eğlenen) akşam olmadan ağlar |
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper
|
|
134 |
Atasözü |
sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın |
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper
|
|
135 |
Atasözü |
sabah sürçen geceye dek sürçer |
a bad beginning makes a bad ending
|
|
136 |
Atasözü |
sabah erken görülen rüya gerçek olur |
(early) morning dreams come true
|
|
Colloquial |
|
137 |
Konuşma Dili |
sabah servisi |
morning delivery i.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
sabah/öğle ve akşam/gece |
morning, noon, and night i.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
sabah servisi |
morning service i.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
sabah kuşu |
an early bird i.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
yarın sabah |
tomorrow morning i.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
sabah gözünü açar açmaz içilen sert içki |
eye opener [us/canada/south africa] i.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
sabah erkenden enerji vermesi için içilen sert içki |
eye opener [us/canada/south africa] i.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
sabah gözü açılsın diye içilen sert içki |
eye opener [us/canada/south africa] i.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
her sabah |
mornings zf.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
sabah erken gel |
come early in the morning expr.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
sabah ola hayrola |
tomorrow's another day expr.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
sabah ve öğleden sonraki dersleri arasında |
between her/his morning and afternoon classes expr.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
sabah söylediğim gibi |
same thing i told you this morning expr.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
sabah ola hayır ola |
sleep on it expr.
|
|
151 |
Konuşma Dili |
sabah ve öğleden sonraki dersleri arasında |
in the interim between her/his morning and afternoon classes expr.
|
|
152 |
Konuşma Dili |
yarın sabah erkenden |
tomorrow morning bright and early expr.
|
|
153 |
Konuşma Dili |
tüm sabah değil |
not be all morning expr.
|
|
Idioms |
|
154 |
Deyim |
sabah kuşu |
a morning person i.
|
|
155 |
Deyim |
sabah tıraş olup akşama doğru cildin altında beliren sakal |
a five o'clock shadow i.
|
|
156 |
Deyim |
sabah kesilmesine rağmen günün sonuna doğru yeniden uzayan sakal |
five o'clock shadow i.
|
|
157 |
Deyim |
sabah 10:00'dan öğleden sonra 3:00'a kadar olan kısa çalışma saatleri |
bankbook i.
|
|
158 |
Deyim |
sabah 10:00'dan öğleden sonra 2:00'a kadar olan kısa çalışma saatleri |
banker's hours i.
|
|
159 |
Deyim |
sabah akşam içmek |
hit the sauce f.
|
|
160 |
Deyim |
bütün/tüm sabah sürmemek |
not be all morning f.
|
|
161 |
Deyim |
işe sabah karanlıkta gidip gece yarılarına kadar çalışmak |
burn both ends of the candle f.
|
|
162 |
Deyim |
akşamdan kalmışlığı gidermek için sabah tekrar içki içmek |
a hair of the dog f.
|
|
163 |
Deyim |
sabah uyumak |
go to bed with the sun f.
|
|
164 |
Deyim |
sabah yatakta uzun süre kalmak/vakit geçirmek |
lie in [us] f.
|
|
165 |
Deyim |
bütün sabah sürmemek |
not take all morning f.
|
|
166 |
Deyim |
sabah pek vaktini almamak |
not take all morning f.
|
|
167 |
Deyim |
bütün/tüm gün, sabah sürmek |
be/take all day, morning f.
|
|
168 |
Deyim |
(bir şeyi yapmak) bütün gün, sabah sürmemek |
(not) be all day, morning (to do something) f.
|
|
169 |
Deyim |
(bir şeyi yapmak) bütün gün, sabah sürmemek |
(not) take all day, morning (to do something) f.
|
|
170 |
Deyim |
gece uçup sabah erkenden varmak |
take a redeye f.
|
|
171 |
Deyim |
gece uçup sabah erkenden varmak |
take the redeye f.
|
|
172 |
Deyim |
sabah vakitleri |
of a morning zf.
|
|
173 |
Deyim |
sabah bir ara |
of a morning zf.
|
|
174 |
Deyim |
sabah ve öğleden sonra içki içmek istendiğinde söylenen bir söz |
it's five o'clock somewhere expr.
|
|
175 |
Deyim |
horozun çok olduğu yerde sabah erken olur |
too many cooks spoil the broth expr.
|
|
176 |
Deyim |
horozu çok olan köyde sabah erken olur |
too many cooks spoil the broth expr.
|
|
177 |
Deyim |
sabah olmadan |
zero dark thirty expr.
|
|
178 |
Deyim |
sabah erken |
early beams expr.
|
|
Speaking |
|
179 |
Konuşma |
bu sabah aramıştım |
I called this morning expr.
|
|
180 |
Konuşma |
bu sabah geldim |
Icame this morning expr.
|
|
181 |
Konuşma |
bu sabah erken kalktım |
I got up early this morning expr.
|
|
182 |
Konuşma |
ben her sabah dişlerimi fırçalarım |
I brush my teeth every morning expr.
|
|
183 |
Konuşma |
ben bu sabah erken kalktım |
I woke up early today expr.
|
|
184 |
Konuşma |
bu sabah odasında sessizce çalıştı |
he studied in his room silently this morning expr.
|
|
185 |
Konuşma |
bu sabah olanlar |
what happened this morning expr.
|
|
186 |
Konuşma |
ben bu sabah geç kalktım |
I woke up late this morning expr.
|
|
187 |
Konuşma |
bu sabah teslim oldu |
he turned himself in this morning expr.
|
|
188 |
Konuşma |
bu sabah beni arayıp kolumun nasıl olduğunu sordu |
he called this morning asking me how my arm was expr.
|
|
189 |
Konuşma |
beni sabah ara |
call me in the morning expr.
|
|
190 |
Konuşma |
dün sabah geç uyanmadım |
I didn't wake up late yesterday morning expr.
|
|
191 |
Konuşma |
dişlerimi her sabah fırçalarım |
I brush my teeth every morning expr.
|
|
192 |
Konuşma |
her şeyin başladığı sabah |
the morning it all began expr.
|
|
193 |
Konuşma |
her sabah duş alırım |
I take a shower every morning expr.
|
|
194 |
Konuşma |
her sabah dişlerimi fırçalarım |
I brush my teeth every morning expr.
|
|
195 |
Konuşma |
her sabah erken kalkarım |
I wake up early every morning expr.
|
|
196 |
Konuşma |
ertesi sabah geri döndüm |
I came back the next morning expr.
|
|
197 |
Konuşma |
her sabah okula giderim |
I go to school every morning expr.
|
|
198 |
Konuşma |
her sabah yüzümü yıkarım |
I wash my face every morning expr.
|
|
199 |
Konuşma |
o her sabah koşar |
he runs every morning expr.
|
|
200 |
Konuşma |
o her sabah koşar |
she runs every morning expr.
|
|
201 |
Konuşma |
ne güzel bir sabah |
what a beautiful morning expr.
|
|
202 |
Konuşma |
orada sabah mı |
is it morning there expr.
|
|
203 |
Konuşma |
sana bu sabah telefon açtı mı? |
did he call you this morning? expr.
|
|
204 |
Konuşma |
size bu sabah telefon açtı mı? |
did he phone you this morning? expr.
|
|
205 |
Konuşma |
size bu sabah telefon açtı mı? |
did he call you this morning? expr.
|
|
206 |
Konuşma |
sabah kaçta kalkıyorsun? |
what time do you get up in the morning? expr.
|
|
207 |
Konuşma |
sabah saat dokuzda kalkarım |
I get up at nine o'clock in the morning expr.
|
|
208 |
Konuşma |
sabah görüşürüz |
see you in the morning expr.
|
|
209 |
Konuşma |
sabah okula gittim |
I went to school in the morning expr.
|
|
210 |
Konuşma |
seni bu sabah telefonla aradı mı? |
did she call you this morning? expr.
|
|
211 |
Konuşma |
sabah 8'de burada olacaktınız |
you were supposed to be here at eight in the morning expr.
|
|
212 |
Konuşma |
sabah 5'te uyanıyorum |
I wake up at 5am expr.
|
|
213 |
Konuşma |
sabah 5'te uyanırım |
I wake up at 5am expr.
|
|
214 |
Konuşma |
sabah çok erken (şu anda) |
it is very early in the morning expr.
|
|
215 |
Konuşma |
sabah yedide kalkarım |
I get up at 7 o'clock in the morning expr.
|
|
216 |
Konuşma |
sizi bu sabah telefonla aradı mı? |
did he phone you this morning? expr.
|
|
217 |
Konuşma |
sizi bu sabah telefonla aradı mı? |
did she phone you this morning? expr.
|
|
218 |
Konuşma |
sabah erkenden kalktım |
I woke up early in the morning expr.
|
|
219 |
Konuşma |
size bu sabah telefon açtı mı? |
did she call you this morning? expr.
|
|
220 |
Konuşma |
sana bu sabah telefon açtı mı? |
did he phone you this morning? expr.
|
|
221 |
Konuşma |
sizi bu sabah telefonla aradı mı? |
did he call you this morning? expr.
|
|
222 |
Konuşma |
seni bu sabah telefonla aradı mı? |
did he phone you this morning? expr.
|
|
223 |
Konuşma |
size bu sabah telefon açtı mı? |
did she phone you this morning? expr.
|
|
224 |
Konuşma |
sana bu sabah telefon açtı mı? |
did she phone you this morning? expr.
|
|
225 |
Konuşma |
sana bu sabah telefon açtı mı? |
did she call you this morning? expr.
|
|
226 |
Konuşma |
sizi bu sabah telefonla aradı mı? |
did she call you this morning? expr.
|
|
227 |
Konuşma |
sabah 8'de burada olmalıydınız |
you were supposed to be here at eight in the morning expr.
|
|
228 |
Konuşma |
seni bu sabah telefonla aradı mı? |
did she phone you this morning? expr.
|
|
229 |
Konuşma |
seni bu sabah telefonla aradı mı? |
did he call you this morning? expr.
|
|
230 |
Konuşma |
sabah ilk iş |
first thing in the morning expr.
|
|
231 |
Konuşma |
saatimi sabah yediye kurdum |
I set my alarm clock for 7 am expr.
|
|
232 |
Konuşma |
sabah kahvaltı yaparım |
I have breakfast in the morning expr.
|
|
233 |
Konuşma |
sabah seni takip ettim |
I followed you this morning expr.
|
|
234 |
Konuşma |
yüzünü her sabah yıkar mısın? |
do you wash your face every morning? expr.
|
|
235 |
Konuşma |
sabah şerifleriniz hayırlı olsun |
top of the morning to you expr.
|
|
236 |
Konuşma |
sabah kalkar elimi yüzümü yıkarım |
I get up in the morning and wash my hands and face expr.
|
|
Trade/Economic |
|
237 |
Ticaret/Ekonomi |
sabah vardiyası |
morning shift i.
|
|
238 |
Ticaret/Ekonomi |
vergi tasarrufu amacıyla geceden satılıp sabah geri alınan (hisse) |
bed and breakfast s.
|
|
239 |
Ticaret/Ekonomi |
vergi tasarrufu amacıyla geceden satılıp sabah geri alınan (hisse) |
bed and pep [uk] s.
|
|
240 |
Ticaret/Ekonomi |
hissenin mali yılın son gününde satılıp sabah geri alındığı (işlem) |
bed and breakfast s.
|
|
241 |
Ticaret/Ekonomi |
hissenin mali yılın son gününde satılıp sabah geri alındığı (işlem) |
bed and pep [uk] s.
|
|
Media |
|
242 |
Medya |
sabah haberleri |
news program i.
|
|
243 |
Medya |
sabah haberleri |
news show i.
|
|
244 |
Medya |
bir sabah gazetesinin bir akşam önce basılan ilk baskısı |
bulldog edition i.
|
|
245 |
Medya |
sabah haberleri |
morning news i.
|
|
246 |
Medya |
sabah programı |
morning show i.
|
|
247 |
Medya |
sabah kuşağı haberleri |
morning news i.
|
|
248 |
Medya |
sabah erken saatlerde yayınlanan |
early-morning s.
|
|
Technical |
|
249 |
Teknik |
sabah güneşlenmeliği |
ante-solarium i.
|
|
Computer |
|
250 |
Bilgisayar |
sabah oturumu |
morning session i.
|
|
251 |
Bilgisayar |
sabah erken |
early morning i.
|
|
252 |
Bilgisayar |
saat gösterimi için sabah biçimi |
morning format i.
|
|
253 |
Bilgisayar |
sabah biçimi |
morning format i.
|
|
Television |
|
254 |
Televizyon |
televizyon izleyici sayısının en düşük olduğu gece ile sabah arasındaki saatler |
graveyard slot i.
|
|
Marine |
|
255 |
Denizcilik |
sabah vardiyası |
morning watch i.
|
|
256 |
Denizcilik |
gece yarısından sabah 4'e kadar süren gemi nöbeti |
mid-to-four watch i.
|
|
257 |
Denizcilik |
(4:00-8:00 arası) sabah nöbeti |
morning watch i.
|
|
Medical |
|
258 |
Medikal |
ertesi sabah hapı |
morning after pills i.
|
|
259 |
Medikal |
ertesi sabah hapı |
day after pills i.
|
|
260 |
Medikal |
sabah öksürüğü |
morning cough i.
|
|
261 |
Medikal |
sabah oluşan |
matutinal s.
|
|
Pharmaceutics |
|
262 |
Eczacılık |
her sabah |
q.m. (quaque mane) kısalt.
|
|
Gastronomy |
|
263 |
Mutfak |
amerikalıların sabah kahvaltısında üzerine akçaağaç şurubu dökerek yedikleri kalın krep |
pan cake i.
|
|
Astronomy |
|
264 |
Gökbilim |
astronomik sabah alaca karanlığı |
astronomical morning twilight i.
|
|
265 |
Gökbilim |
sabah yıldızı |
hesperus i.
|
|
266 |
Gökbilim |
sabah yıldızı |
day-star i.
|
|
Botanic |
|
267 |
Botanik |
sarı çiçekleri sabah ve akşam vakitlerinde açılıp parlak güneş ışığı görünce kapanan reçineli bir ot cinsi |
madia i.
|
|
268 |
Botanik |
sarı çiçekleri sabah ve akşam vakitlerinde açılıp parlak güneş ışığı görünce kapanan reçineli bir ot cinsi |
genus madia i.
|
|
Religious |
|
269 |
Dini |
doğu ortodoks kilisesi'ndeki sabah ibadetlerinde koro tarafından söylenen bir tür ilahi |
catabasis i.
|
|
270 |
Dini |
kutsal haftanın (paskalyadan önceki haftanın) son üç günü kilisede sabah ibadetinde söylenen ilahi |
tenebrae i.
|
|
271 |
Dini |
anglikan inanışında sabah duası |
mattins i.
|
|
272 |
Dini |
sabah duası |
morning prayer i.
|
|
273 |
Dini |
doğu ortodoks kilisesi'nde sabah ibadetlerinde söylenen bir ilahi |
katabasis i.
|
|
274 |
Dini |
anglikan topluluğunun sabah ayininde ettiği dua |
matin i.
|
|
275 |
Dini |
batı avrupa kilisesi'nde sabah duası |
lauds i.
|
|
276 |
Dini |
batı avrupa kilisesi'nde sabah duası |
morning prayer i.
|
|
277 |
Dini |
(musevilik) sebt günleri, bayramlar ve rosh chodesh'te sabah ayinine eklenen ek dualar |
musaf i.
|
|
278 |
Dini |
doğu ortodoks kilisesi'nde belirli günlerde sabah ayinlerinde kullanılan dokuz kutsal metinden her biri |
ode i.
|
|
279 |
Dini |
(anglikanizm'de) sabah ve akşam duaları |
common prayer i.
|
|
280 |
Dini |
(doğu ortodoks kilisesi'nde) sabah ayini |
orthros i.
|
|
281 |
Dini |
(doğu ortodoks kilisesi'nde) sabah ayini |
orthron i.
|
|
282 |
Dini |
(anglikan kiliselerinde) sabah ve akşam duaları ile cenaze törenlerinin başında okunan kutsal metin pasajlarına verilen ad |
sentence i.
|
|
Geography |
|
283 |
Coğrafya |
malezya'da sabah'ın kuzeyinde bir dağ |
kinabalu i.
|
|
284 |
Coğrafya |
malezya'nın sabah eyaletinin eski adı |
north borneo i.
|
|
285 |
Coğrafya |
malezya'nın güney çin denizi'ne kıyısı olan sabah eyaletinin başkenti olan liman şehri |
kota kinabalu i.
|
|
286 |
Coğrafya |
sabah uygun koşullar altında askeri operasyonların sınırlı da olsa yapılabildiği zaman dilimi |
begin morning nautical twilight i.
|
|
287 |
Coğrafya |
sabah uygun koşullar altında askeri operasyonların sınırlı da olsa yapılabildiği zaman dilimi |
bmnt (begin morning nautical twilight) kısalt.
|
|
Meteorology |
|
288 |
Meteoroloji |
sabah sisi |
morning fog i.
|
|
Military |
|
289 |
Askeri |
sabah topu |
reveille gun i.
|
|
290 |
Askeri |
sabah topu |
morning sun i.
|
|
291 |
Askeri |
sabah topu |
morning gun i.
|
|
Music |
|
292 |
Müzik |
sabah müziği |
morning music i.
|
|
293 |
Müzik |
sabah müziği |
a morging-music i.
|
|
Archaic |
|
294 |
Eski Kullanım |
sabah vakti |
morningtide i.
|
|
295 |
Eski Kullanım |
sabah |
morningtide i.
|
|
296 |
Eski Kullanım |
dün sabah |
yestermorning i.
|
|
297 |
Eski Kullanım |
sabah |
matutine s.
|
|
298 |
Eski Kullanım |
sabah (ile ilgili) |
matutine s.
|
|
299 |
Eski Kullanım |
dün sabah |
yestermorn zf.
|
|
300 |
Eski Kullanım |
dün sabah |
yestermorning zf.
|
|
Slang |
|
301 |
Argo |
sabah ereksiyonu (özellikle uykuda) |
morning wood i.
|
|
302 |
Argo |
sabah ereksiyonu |
morning wood i.
|
|
303 |
Argo |
sabah içilen içki |
hair of the dog i.
|
|
304 |
Argo |
sabah ereksiyonu |
morning missile i.
|
|
305 |
Argo |
uykudayken istemsiz bir şekilde olup uyandığında da süren sabah ereksiyonu |
morning missile i.
|
|
306 |
Argo |
istemsiz şekilde gerçekleşen sabah ereksiyonu |
morning missile i.
|
|
307 |
Argo |
sabah ereksiyonu |
morning tent i.
|
|
308 |
Argo |
uykudayken istemsiz bir şekilde olup uyandığında da süren sabah ereksiyonu |
morning tent i.
|
|
309 |
Argo |
istemsiz şekilde gerçekleşen sabah ereksiyonu |
morning tent i.
|
|
310 |
Argo |
(argo) sabah antrenmanlarında iyi performans sergileyip yarışlarda kötü koşan at |
morning glory i.
|
|
311 |
Argo |
sabah ereksiyonu olmak |
make a mountain f.
|
|
312 |
Argo |
sabah ereksiyonu olmak |
pitch a tent f.
|
|
British Slang |
|
313 |
İngiliz Argosu |
sabah ereksiyonu |
piss-proud i.
|
|
314 |
İngiliz Argosu |
sabah ereksiyonu |
morning glory i.
|
|
315 |
İngiliz Argosu |
(özellikle acılı birşeyler yedikten sonraki sabah) kıçta hissedilen ağrı |
ring sting i.
|
|
Modern Slang |
|
316 |
Modern Argo |
sabah uyandığında yapılan seks |
alarm clock sex i.
|
|
317 |
Modern Argo |
(iş/çalışmak için) sabah 4-5 gibi kalkma |
all morninger i.
|
|
318 |
Modern Argo |
(iş/çalışmak için) sabah çok erken kalkma |
all morninger i.
|
|